Bir Çiftlik Evi Rüyası

O sırlarla ve gizemlerle örülü Shoreditch Park’ın orta yerinde bizim Veysel Baba ile o çok sevgili tilki dostları arasında artık çok güzel günler yaşanmaktaydı. Herşey sanki bir rüya gibiydi, bir masal gibiydi. Sevgilerin en güzeli, dostlukların en güzeli artık orada, o gizem dolu parkın tam kalbindeydi. Daha birkaç ay önce orada, o sır dolu parkın orta yerinde ölümü düşünen bir adam; bugün artık o sevgili tilki dostlarıyla birlikte mutlulukların en güzelini yaşamaktaydı. Umutsuzluğun dört bir yandan onu kuşattığı bir anda ve yaşama dair o inancın artık tükendiği bir anda¸ortaya çıkan bir tilkinin o sevgisi, o yardımseverliği vede o dostluğu onu yeniden hayata bağlamıştı.

Böylesine anlamlı bir dostluğu karşılıksız bırakmak istemeyen Veysel Baba; o ellinci yaş gününü o çok sevgili tilki dostlarıyla birlikte kutlamak istedi. O güne kadar herhangi bir doğum günü kutlamamış olan bizim Veysel Baba, her nedense bu ellinci yaş gününü o sevgili tilki dostlarıyla birlikte kutlamak istemişti. Neden istemesindi ki; herşey ama herşey o sevgili tilki dostları sayesinde anlam kazanmıştı. Ve yaşamın temel kuralı olan sevginin ne kadarda güzel bir duygu olduğunu  yine onlar sayesinde öğrenmişti. Yıllardır yakın çevresindeki o insanlarda aradığı o sevgiyi, o dostluğu  en tükendiği bir anda orada, o Shoreditch Park’ta öylesine dolaşan bir tilkide bulmuştu. Bir yanda düşünen  bir insan ve düşündüğü içinde bazen iyiliklere ve bazen de kötülüklere yelken açan bir canlı topluluğu. Bir diğer yanda ise sezgileriyle hareket eden ve sadece beslenmek için, üremek için bir yaşam mücadelesi veren  bir başka canlı topluluğuydu. Bir yanda maddeye tapan ve mümkün olduğunca da sevgiden uzaklaşmış bir insan tipi yaratılmaya çalışırken, bir diğer yanda ise o sır dolu Shoreditch Park’ın tamda kalbinde bizim o yalnızlıklar adamı Veysel Baba ile o sevgili tilki dostları arasında dostlukların en güzeli, sevgilerin en şahanesi yaşanmaktaydı.

Bir Şubat gecesiydi ve bizim Veysel Baba çoktandır düşünmüş olduğu o ellinci yaş gününü, o çok sevgili tilki dostlarıyla birlikte kutlamak için Kinder House adlı o binadaki evinden ayrıldı ve o güzelim Shoreditch Park’ın yolunu tuttu. Böylesi bir doğum günü partisinden haberi olan o tilki kardeşler yine bir süpriz yapmışlar ve o sevgili öğretmenleri Veysel Baba için çok anlamlı bir hediye hazırlamışlardı. Önce Lord Parapanu ve sevgili eşi Batavine yine insan şekline bürünerek gündüzden bir pastahaneyi ziyaret etmişler ve o sevgili dostları Veysel Baba adına çok büyük bir yaş pasta siparişi vermişleri. Ve daha sonra ise o yaş pasta bir şekilde taşınıp parkın orta yerine getirilmiş ve elli adet mum o yaş pastaya bir güzel dikilmişti. Diğer tilki kardeşler de yer altına gömülü olan o definelerin içinden birer altını ağızlarında taşıyarak kutlamanın yapılacağı o alana getirmişlerdi.

Veysel Baba’nın o ellinci yaş günü partisi için artık herşey tamamdı. Ve oradaki o kutlamaların dışarıdan görünmemesi için o Görünmezlik Taşı ile birlikte o Frekans Taşı’da ve o Rüzgar Taşı’da o konuşan tilki Sessiz Ayak tarafından oraya getirilmişti. Herşey artık tamadı ve gece saat on iki gibi önce mumlar yakıldı, daha sonra ise o elli adet mum bizim Veysel Baba taraından bir bir söndürüldü. İlk defa bir doğum günü partisi yapan Veysel Baba ile ilk defa bir doğum günü partisine katılan o tilki dostları çok ama çok mutluydularç o doğum günü partisi bizim Veysel Baba tarafından bir güzel kesildikten sonra, o partiye katılan bütün tilki dostlara bir güzel dağıtıldı. Pastalar, o iyi kalpli tilki kardeşler tarafından bir güzel yendikten sonra herkes yanında getirdiği o hediyeleri Veysel Baba’ya sundu. Bir anda adeta hediyelere boğulan Veysel Baba gözyaşları içinde orada bulunan bütün tilki dostlarına birbir teşekkür etti. Ve daha sonrada Prenses Batavine’nin o ikinci el pazarında kendisine vermiş olduğu o sihirli Harmonicayı cebinden çıkararak onlara çok güzel bir müzik ziyafeti sundu. Yani sözün kısası o gece orada, o sır dolu Shoreditch Park’ın orta yerinde bizim Veysel Baba ile o sevgili tilki dostları arasında adeta masal gibi bir gece yaşandı ve sabahın ilk ışıkları ile birlikte herkes kendi evine, kendi yuvasına döndü.

Veysel Baba artık daha bir mutluydu, daha bir huzurluydu ve daha bir sevinç doluydu. Ve bu mutluluk içinde o haftaki görüşmeye giden Veysel Baba, bazı tilki dostlarının o görüşmeye gelemediklerini öğrenince çok üzüldü ve bunun nedenini sordu. Sessiz Ayak, bazı tilki kardeşlerinin rahatsızlandıklarını söyledi. Ve bunun sebebininde son haftalarda yenilen o tavuklardan, o hindilerden olabileceğine dair bir takım şüpheleri olduğunu belirtti. Daha önce böylesi rahatsızlıklarla hiç karşılaşmamış olan o güzelim tilki dostlara ne olmuştu böyle? Ve bütün yaşamı boyunca hep doğadan avlanan o tilki kardeşleri böylesine rahatsızlığa sürükleyen asıl neden neydi? Ve ayrıca bu haftalar bütün o dişi tilkilerin hamile kaldığı aylar olduğı içinde konu dahada bir önem kazanıyordu, dahada bir aciliyet kazanıyordu.

O konuşan tilki Sessiz Ayağın anlattıklarına göre; ortada gerçektende endişe edilecek bir sağlık sorunu vardı ve bu soruna öncelikle bir yanıt verilmesi gerekiyordu. Veysel Baba o ilk şoku biraz olsun atlattıktan sonra,  yaşanan o sağlık sorununun daha önceleri o et marketinden satın almış olduğu o tavuklardan, hindilerden, ördeklerden ve kazlardan kaynaklanmış olma ihtimaline dikkat çekti. Ve böylesine bir tehlikeyi daha önceden düşünemediği  içinde orada bulunan bütün tilki dostlarından birbir özür diledi. Oysaki hergün takip ettiği o medya organlarında, o televizyon kanallarında veya o günlük sohbetlerde o hazır gıdalardan, o paketlenmiş gıdalardan veya o organik olmayan ürünlerden sıkça bahsedilmekteydi. Ve yine o tavuk çiftliklerindeki bir takım olumsuz koşullar veya bir takım beslenme şekilleri; o tavuklar üzerinde, o hindiler üzerinde organik olmayan bir takım sağlık sorunları yarattığından bahsedilmekteydi. Bütün bu bilgiler ışığında Veysel Baba, o sevgili tilki dostlarının o rahatsızlığını veya o sağlık sorununun kaynağını artık tahmin edebilmekteydi.

Bütün bir yaşamı boyunca gerek hazır gıda konusunda, gerek paketlenmiş ürün konusunda gerek organik olmayan gıda konusunda, gerek tarihi geçmiş gıda konusunda ve gereksede sağlıklı olmayan ürün konusunda çok dikkatli davranan bir adam; nasıl olduda böylesine büyük bir yanlış veya hataya imza atmıştı? Ve eğer asıl sorun o et marketinden satın almış olduğu o ürünlerden kaynaklanmışsa ve o çok sevgili tilki dostlarıda o organik olmayan tavuklardan veya hındılerden dolayı rahatsızlanmışsa eğer; o zaman bu rahatsız edici duruma bir son vermek gerekiyordu ve bir takım yeni kararlar almak gerekiyordu. Çünkü ortada bir sağlık sorunu vardı ve ayrıca o haftalar dişi tilkilerin hamile kaldığı haftalardı. Ve böylesine önemli bir zaman diliminde o hamile annelerin çok iyi ve çok sağlıklı bir şekilde beslenmeleri gerekiyordu.

Veysel Baba böylesine önemli bir konuda daha geniş düşünmek için ve daha sağlıklı bir karar verebilmek için o gece, o toplantıya gelen tilki dostlarından izin isteyip evine geri döndü. Şehrin merkezi sayılabilecek bir yerde öylesine satılan, öylesine sade ve öylesine basit bir yaşam sürdürmeye çalışan bir insan için; böylesine aciliyet teşkil eden bir konuda sağlıklı bir çözüm bulmak veya üretmek öyle sanıldığı kadar kolay olmasa gerekti. Çünkü o bir sağlık uzmanı değildi ve bu durum onun kapasitesinide bir haylı aşmaktaydı. Ama o Veysel Baba’ydı ve böylesi durumlarda yeni bir takım çareler üretmekte onun için o kadar zor olmasa gerekti.

O son toplantıdan sonra eve geri dönen Veysel Baba birkaç gün yeni birtakım çareler üzerinde fikir üretmeye çalıştı. Her türlü fikir üzerinde kafa yoran Veysel Baba; en sonunda şehir dışında bir çiftlik evi satın almaya karar verdi. Ve böylesi bir çiftlik evini satın alabilmek için de nasıl olsa yerin altında gömülü olduğu söylenen ve hala oralarda öylece duran o hazinelerden, o altınlardan bir güzel istifade edebilirlerdi. O sevgili tilki dostlarının söylediği o hazineler veya o altınlar daha onlarca yıl yerin altında öylece gömülü bir şekilde kalacağına; böylesine yararlı bir işte kullanılmaları daha doğru olmazmıydı? Elbette olurdu ve o altınların sayesinde Londra dışında satın alınacak o çiftlik evinde en sağlıklı yöntemlerle beslenecek olan o tavukların, hindilerin, ördeklerin, kazların hem yumurtasından ve hemde zamanı gelince etinden faydalanabileceklerdi. Ve böyleliklede en organik yöntemlerle beslenen o tavukların, hindilerin etinden beslenecek olan o sevgili tilki kardeşlerimizde bir daha rahatsız olmayacaklardı.

O iyi kalpli adam, yeni doğacak olan o tilki yavrularının sağlığını da düşünerek artık daha büyük bir sorumluluk bilinciyle hareket edilmesi gerektiğini anlamıştı. Ve tilki dostlarıyla yapmış olduğu o son görüşmede Londra dışında bir çiftlik evi satın almak istediğini ve bunun içinde biraz paraya yani biraz altına ihtiyacı olduğunu söyledi. Tilki kardeşler bu öneriyi büyük bir memnuniyetle karşıladılar. Ve artık onların yer altında gömülü olduğunu söyledikleri o altınlar, o mücevherler bundan böyle çok faydalı bir işte kullanılacaklardı. Ve böyleliklede onların o rahatsızlıkları, o açlık sorunları sözkonusu o öiftlik eviyle birlikte bir son bulacaktı. Veysel Baba’nın bu güzel önerisi karşısında çok mutlu olan tilki dostları, sözkonusu o altınları bir sonraki görüşmede getireceklerini söyleyerek oradan ayrıldılar. Ve bütün bunlara bizim o konuşan tilkimiz Sessiz Ayağın hamile olduğunu söylemesi haberide olaya ayrı bir mutluluk, ayrı bir sevinç katmıştı.

Yaşamın kendisi aslında birçok süprizle doluydu. Ve o süprizlerden bazılarıda bizim o yaşam yorgunu Veysel Baba’nın kapısını çalarak, onu yeniden hayata bağlamıştı. Umudun tükendiği bir anda bir takım gizemli güçler hemen devreye girmişler ve hayatın birçok süprizini ardı ardına ona sunmuşlardı. Ve o süprizler sayesinde de bizim o yalnızlıklar adamı Veysel Baba sözde içinde yaşamış olduğu o insanlar aleminden çıkıp, o tilkiler alemine doğru çok güzel bir yolculuğa çıkmıştı. Bütün bu yaşamı boyunca kendisine o sonsuz yalnızlıkları armağan eden o insanlar her gece eve dönüp  o güzelim uykularına dalarken; o yalnızlıklar adamı Veysel Baba ise o soğuk kış gecelerinde evinden çıkıp o güzelim tilki kardeşleriyle buluşmak üzere o sır dolu Shoreditch Park’ın yolunu tutuyordu. Artık o, çok farklı bir dünyanın adamıydı ve o dünyanın bilinmedik bazı sırlarını, bazı gizemlerini birbir yazıya dökerek insanları bu konuda hem bilgilendirecekti ve hemde o güzelim hayvanlara karşı dahada bir duyarlı kılacaktı.

Veysel Baba bu bilinç içerisinde bir sonraki görüşmeye gittiğinde, o sevgili tilki dostları adeta onu altına ve mücevhere boğdular. Artık para yönünden herhangi bir sorunları kalmamış gibiydi ve artık sözkonusu o çiftlik evini satın alabileceklerdi. Çünkü devir paranın devriydi ve bu devirde paranın açamayacağı bir kapı da hemen hemen yok gibiydi. Ve böyle de oldu. Tilki kardeşlerin kendisine getirmiş olduğu o altınları ve mücevherleri hemen paraya çeviren Veysel Baba; çok titiz bir araştırmadan sonra Londra dışında çok güzel bir çiftlik evi satın aldı. Ormanlarla çevrili o masalımsı yerin isminide Veysel Baba Çiftliği koyan bizim Veysel Baba;  daha sonra o öiftliğin başına o işten anlayan birisini getirdikten sonra mutlu bir şekilde Londra’ya geri döndü.

Artık herşey halledilmiş gibiydi ve artık tüm sorunlar geride kalmış gibiydi. Veysel Baba bu müjdeli haberi o çok svgili tilki dostlarına söylediğinde; hepsi çok mutlu oldular ve  o çiftlik evini görmek istediler. Onların bu güzel isteklerini kırmak istemeyen o iyi kalpli Veysel Baba da  bir sonraki hafta için onlara söz verdi. Hemen bir otobüs kiralandı ve bir Cumartesi sabahı çok erken bir saatte bizim Veysel Baba ile o çok sevgili tilki dostları hep birlikte o çiftlik evine doğru bir güzel hareket ettiler. Tilki kardeşler ilk defa bir otobüse binmişlerdi ve ilk defa bir otobüsün içinde yolculuk yapıyorlardı. Hava daha yeni yeni aydınlanmaktaydı ve o yorgun şehir Londra hala en derin uykusundaydı. Ve o saatte otobüsün içinde yolculuk yapan tilki dostlarda ilk defa içinde yaşamış oldukları o şehri böylesine ayrıntılı bir şekilde görüp tanıyorlardı. Çünkü onlar şehir tilkileriydi ve yalnızca o Shoreditch Park civarını biliyorlardı.

Veysel Baba ile o çok sevgili tilki dostları birkaç saatlik bir yolculuktan sonra, o çok merak ettikleri Veysel Baba Çiftliği’ne geldiler. Çiftlik evi gerçektende çok güzeldi ve doğayla iç içe bir yerde inşaa edilmişti. Ormanlık bir alanın içine kurulmuş olan o çiftlik evi adeta masalımsı bir yere benziyordu. Doğanın o sonsuz güzellikleri sanki orada, o çiftlik evinde hep bir arada bulunmaktaydı. Yemyeşil bir doğa, masmavi bir gökyüzü ve o bitkiler, o çiçekler, o kelebekler, o böcekler, o durmadan ötüp duran kuşlar ve tertemiz bir hava. Bundan  daha güzel ve bundan daha harika başka ne olabilirdi ki? Herşey ama herşey adeta bir masal gibiydi, bir rüya gibiydi. Gerçek yaşam bu olsa gerekti ve asıl güzellik bu olsa gerekti. O güzel atmosfer içinde koşup oynayan  tilki dostlar, yeniden o gürültünün başkenti Londra’ya geri dönmek istemediler. Veysel Baba, daha çiftlik evinde her şeyin bitmediğini ve birkaç haftaya daha ihtiyaçları olduğunu söyleyerek onları ikna etti.

Artık onlarında bir çiftlik evi vardı ve onlarında tıpkı dığerleri gibi mutlu olma hakları vardı. O soğuk kış gecelerinde o sıcacık yuvalarından çıkıp, o Londra sokaklarında yemek derdine düşmeyeceklerdi. O korkularış o endışeleri artık hiç yaşamayacaklardı ve artık bu çiftlik evinde sonsuza değin çok mutlu bir şekilde yaşayacaklardı. Şehir gürültüsünden uzak bir yerde doğayla içiçe yaşamak gerçektende çok güzeldi. O yemyeşil kırlardaş bayırlarda öylesine çılgınlar gibi koşup oynamak ve yeni doğacak olan o yavrularıyla birlikte yaşamın tadına varmak apayrı bir güzellik olsa gerekti?

Bütün bir günü o çiftlik evinde geçiren Veysel Baba ile o sevgili tilki dostları; akşam olupta Londra’ya geri döndüklerinde artık daha bir mutluydular ve geleceğe daha bir güvenle bakbaktaydılar. Otobüsün içinde hep birlikteeğlendiler, mutluluk şarkıları söyleyip birtakım hayallerkurdular. Ve o iyi kalpli Veysel Baba gibi bir dosta, bir arkadaşa sahip oldukları içinde ayrı bir mutluluk duydular. Çünkü onun sayasinde o çiftlik evinde adeta rüya gibi bir gün geçirmişerdi ve yine onun sayesinde hiç tatmadıkları o lezzetleri bir güzel tatmışlardı, onun sayesinde bir çiftlik sahibi olmuşlardı, onun sayesinde o çiftlik evinde adeta rüya gibi bir gün geçirmişlerdi ve yine onun sayesinde o çiftlik evinde çok mutlu bir yaşam sürdüreceklerdi. Sessiz ayak böylesine güzel ve böylesine anlamlı bir tabloyu kendilerine yaşattığı için o sevgili dostu Veysel Baba’ya teşekkür etti ve bütün tilki dostları adına ‘’ İyiki varsın Veysel Baba. İyiki bizimlesin ey iyi kalpli adam. Seni çok seviyoruz.’’ Dedi.